SPOR KARİYERİ Mİ YOKSA AKADEMİK HAYAT MI? | GÖRKEM BITIRAK

SPOR KARİYERİ Mİ YOKSA AKADEMİK HAYAT MI? | GÖRKEM BITIRAK

 SPOR – EĞİTİM ÇIKMAZI  

Ülkemizde ebeveynlerin ve çocuklarının belki de en çok karşı karşıya geldiği konuların başında geliyor bu konu. Kendisine sportif bir kariyer inşa etmek isteyen çocukların karşısındaki en büyük engel maalesef kendi ebeveynleri. Spor ile akademik hayatın bir arada yürümeyeceğini, sporun gelecek garantisine sahip olmadığını ve iyi bir meslek sahibi olmanın her şeyden önemli olduğunu vurguluyorlar.

Evet, ilk yazdığım öncül haricinde ebeveynlerin düşüncelerine katılıyorum. Evet sporun bir garantisi yok ve iyi bir meslek sahibi olmak önemli iki unsur. Fakat spor ile eğitimin, birbirine paralel bir şekilde hiçbir noktada kesişmeden devam edeceğinin altına imzamı atarım. Aksini de iddia ediyorum bu konuda: SPOR EĞİTİMİ POZİTİF YÖNDE ETKİLER.

 

SPORUN EĞİTİME EN BÜYÜK KATKILARI: DİSİPLİN ve İSTİKRAR

Gündelik yaşamımızda bile bu iki kavramı hayatımızın merkezine koyarak etrafına birtakım yapılar koymaya çalışıyoruz. Gerek mesleki yaşantımızda  gerek akademik hayatlarımızda öncelikle bir standarda sahip olmak isteriz. Ve bu standardı yakalamamız için ise belirli bir disiplin seviyesinde olmamız gerekir. İşte bu noktada sporun, eğitim hayatına ilk etkisini gözlemleriz. Belirli bir seviyeye ulaşmamız için disiplinli bir şekilde pratik yapmamız gerekir. Aynı üniversite sınavlarına hazırlanırken çözdüğümüz testlerde olduğu gibi 🙂 Bu bağlantıyı kurmak ve bu düşünceyi benimsemek aslında en kritik nokta bence. Bununla birlikte sporun; fiziksel istikrarın yanında beslenme istikrarı, uyku istikrarı ve psikolojik istikrar gibi kavramları geliştirecek etkiye sahip olduğu bir gerçek. Haliyle de bu disiplin ve istikrar, insanın hayatının daha planlı olmasını sağlar.

Spor insanı çok yönlü olarak hayata hazırlamayı amaçlayan çağdaş eğitim sisteminin önemli bir aracıdır. Demokratik toplumların eğitim anlayışının başında bireylerin düşüncelerini, beklentilerini özgürce ifade edebilecekleri ortamın yaratılması temel ilke olarak yer almaktadır. Görüldüğü gibi sadece fikir eğitiminden sorumlu bir öğretim ve eğitim sistemi artık geçerli değildir. Çünkü insan sadece beyinden ibaret değil, onun en az öteki kadar eğitilmeye gereksinimi olan bir vücudu ve ruhsal durumu vardır. Bunu sağlayan en etkili yolun beden eğitimi etkinlikleri ve spor olduğu anlaşılmıştır. Spor yapmak eminim ki saatlerce TV karşısında kalmaktan çok daha sağlıklıdır 🙂

Gerisi ise Atamızın dediği gibi: “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” 🙂

  EĞİTİM DE SPORUN EN ÖNEMLİ BOYUTUDUR

  Eğitim sporun en önemli boyutlarından birisidir. Spor bu boyutuyla ele alındığında iki şekilde değerlendirilmesi gerekir. Spor için eğitim ve eğitim için spor. Spor için eğitimde spor amaçtır ve sporun en üst düzeyde gerçekleştirilebilmesi için eğitimden yararlanılır. Eğitim için spor, eğitimin hedeflerine ulaşması için kullanılan araçlardan sadece bir tanesi ama belki de en eğlencelisi ve doğru kullanıldığında en etkilisidir. Bedenin antrenmana ihtiyacı olduğu gibi, insan beyninin de bir antrenmana ihtiyacı vardır. Bunun için ise en iyi yol kitap okumaktan geçer. Daha doğrusu OKUMAKTAN geçer. Genel anlamda eğitimin dört amacı vardır. Bireyin kültür seviyesini arttırmak, sosyalleştirmek, üretken olmasını sağlamak ve bireyselleştirmek. Bu kavramları yeni nesillere aşılayarak onları daha temiz bir spor ikliminde yetiştirmek gerektiğine inanıyorum.

Tenisten ufak bir örnek vermek istiyorum. 2019 Wimbledon Finali’nde tenisin yaşayan efsanesi “Ekselansları” Roger Federer, kendi servisinde Novak Djokovic’e karşı 2 tane şampiyonluk sayısı yakaladı. Tüm Merkez Kort’un Federer’i desteklediği maçta Novak Djokovic, 2 maç puanını çevirdi ve günün sonunda Wimbledon Kupası ellerinde havaya kalktı. 15 bin kişiden sadece kendi bench’i tarafından desteklenen Djokovic’in bu mental dayanıklılığı, psikoloji dalında dersi verilmesi ve incelenmesi gereken bir konu. Ve işin bambaşka bir boyutu ise, Novak Djokovic’in Belgrad Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olması 🙂 38’lik Federer’in ise finalde şampiyonluk sayısına kadar ulaşması ilk bölümde bahsettiğim istikrar kavramının en belirgin özelliklerinden biri. Bu iki oyuncunun da 3 yabancı dili kendi ana dilleri gibi konuştuklarını hatırlatmak isterim 🙂

 

 

Yazar notu: Bir sporcunun temel ihtiyaçları (uyku, beslenme dinlenme vs.) dışında haftada 50 saatlik bir boş zamanı kalıyor. Günde yaklaşık olarak 7 saatlik bir zamana denk geliyor. Bu zaman aralığında derste çalışılır, kitap da okunur. Yeter ki bu düşünceyi aşılayalım 🙂

Son olarak düşüncelerine çok değer verdiğim ve saygı duyduğum bir arkadaşımın önerisi üzerine okumaya başladığım bir kitabı paylaşmak isterim. Sinan Canan- İnsanın Fabrika Ayarları-1 / Beden adlı kitabı herkesin okumasını isterim. Bir biyoloji profesörünün gözünden hareket ve beslenme kavramlarının önemi harika anlatılmış. Herkese iyi okumalar 🙂

 

 

1 Yorum
  • Tolga Süren
    12 Aralık 2021 Cevapla

    Görkem cim eline sağlık. Spor hepimizin hayatında olmalı aslında kendi adıma bu konuda eksiklerim var. Profesyonel anlamda spor dediğimizde bence ne yazık ki işler ülkemizde zorlaşıyor. Tenis örneğine bakalım mesela. Belli bir maddi imkanın olması gerekli bu ve bunun gibi bir çok spor dalında ilerleyebilmek için. Ne yazık ki ülkemizde devlet desteği futbol odaklı ilerliyor onda da başarımız ortada. Elbette insan isterse bir çok şeyi başarır bahanelere sığınmamak lazım bunda haklısın. Ama ülke olarak çok sınırlı sayıda dünya başarısına sahip sporcumuz var. Bu konu aslında çok ama çok önemli söyleyecek, yazacak o kadar çok şey var ki. Yakın gelecekte de bir şeyler değişecek gibi gözükmüyor. Senin de yazdığın gibi kişinin kendisini geliştirmesi ve vazgeçmeden çalışmasında bitiyor olay aslında. Sonuçta değiştirebileceğimiz şeylere odaklanmak en iyisi. Görüşmek üzere

Yorum Yazın